ATATÜRK VE ETİMESGUT
Örnek Köy Neden Kuruldu?
Kurtuluş savaşını izleyen yıllarda yurdumuzun birçok yerinde olduğu gibi yoksulluk ve yorgunluk Etimesgut'a da hâkimdi. Genç nüfus savaşlarda ölmüş, toprak bakımsız kalmış, hastalıklar yaygınlaşmış, bataklıklar içinde kalmış bir köy. Bu köyün kaderi tıpkı yurdumuzun kaderi gibi Atatürk'ün elinde değişecek ve uzun yıllardır devam eden bitmişlik, yıkılmışlık yerini umuda, sevince bırakacaktır. Ulu önderimizin gelecek kuşaklar için belirlediği "muasır medeniyetin üstüne çıkma" ülküsüne ulaşma inancının Etimesgut'da nasıl gerçeğe dönüştüğünü izleyen satırlarda okuyacağız.
1) Örnek köy kurulmasının temelinde yatan düşünceler
Türk Milleti'ni çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmanın yolunun ekonomik bağımsızlıktan geçtiği yaklaşımını benimseyen başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyet yönetimi; yurtta asayiş ve güveni sağlayarak, iç ve dış barış ortamı içinde, ülkenin var olan ekonomik kaynaklarını seferber etme yolunu seçmiştir. Bu nedenle 1923–1929 döneminde, Türkiye ekonomisinin en önemli, hatta tek servet kaynağı tarımın geliştirilmesine özel bir önem verilmiştir (Kayıran, 1988).
Atatürk her yönüyle kalkınmış, bayındır bir ülke meydana getirmek istiyordu. Köy ve buna bağlı olarak tarımsal gelişim yapılmak istenen değişimin ağırlık noktalarından birini oluşturmaktaydı. 1920'li yıllarda Türkiye nüfusunun yüzde sekseninin tarımla geçimini sağladığı göz önüne alınırsa Atatürk'ün niçin köy ve köylünün kalkınmasına büyük önem verdiği anlaşılabilir. Ülkenin ekonomik bağımsızlığı tarımsal alandaki gelişmeye bağlıdır (Çetin, 1997).
Atatürk'ün köy ve köylünün kalkınması ve bunun sonucu olarak ekonomik kalkınma için bir itici güç oluşturma düşüncesi bütüncül bir yaklaşımla eğitimden, sağlığa, tarımsal araçların sağlanmasından, ulaşıma kadar çok yönlü olarak köyün yeniden yapılandırılmasında kendisini göstermiştir.
Yapılan çalışmalar 17 Şubat 1923 yılında toplanan İzmir İktisat Kongresi ile başlar. Kongrede tarımsal alanda gelişmeyi sağlamak temelinde köylülerle ilgili kararlar alınmıştır. 1925 yılında aşarın kaldırılması kongrede alınmış kararlara dayanmaktadır. Bir başka önemli adım köy kanunun çıkartılmasıdır (1924). Köy kanunu köyün yeniden yapılandırılmasını amaçlar. Doksan yedi maddeden oluşan bu kanunda; köyün tanımı, sınırlan, imarı, yolların yapımı, evlerin planı, sağlık, eğitim gibi çeşitli konular ele alınmıştır. Kanunla yıllarca ihmal edilen köylüleri Cumhuriyet yönetiminin çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarma isteği dikkati çekmektedir. Kanun uygulandığında Cumhuriyetin örnek köy modeli de ortaya çıkmaktadır (Çetin, 1997).
Kanunun uygulanması sonucu birçok bataklık kurutuldu. Köye tarım ve sağlık hizmetleri götürüldü. Çok sınırlı sayıda da olsa köy kütüphaneleri kuruldu. Bazı köylere posta ve telefon teşkilatı kuruldu. Verimsiz tarlalarda ıslah çalışmaları yapıldı. Ağaçlandırmaya büyük önem verilerek 1924–1933 yılları arasında köy sınırları içinde 1.821.900 ağaç dikildi. Yapılanlara rağmen köy kanunu tam anlamıyla başarıya ulaşamamıştır. Bunun temel nedenleri arasında Dünya ekonomik bunalımı, köylerdeki okuryazar oranlarının çok düşük olması, yerleşik ağa düzeni ve köylülerin maddi olanaklarının yetersizliği sayılabilir.
Köy kanunu köyün yeniden yapılandırılmasını öngörmüştür. Bu yönde yapılacak düzenlemelerin önemli bir yanı köy hayatını zenginleştirmek ve köylüyü daha verimli hale getirmekti. İşlenmemiş toprakları modern tarım alet ve yöntemleriyle işlemek en başta gelen hedefler arasındaydı. Yeni kurulan devlet ekonomik kalkınma için tarımın geliştirilmesini bir zorunluluk olarak görmekteydi. Köylüye tarımın geliştirilmesi yönünde bilgilendirme ve yeni beceriler kazandırma yoluna gidildi. Bu noktada yüce önder birçok alanda olduğu gibi bu konuda da Türk insanına liderlik yapmıştır. Kurduğu çiftliklerde yaptığı örnek çalışmalarla köylüye toprağın nasıl işleneceğini, hayvanlardan nasıl yüksek verim alınacağını göstermiştir. Büyük bölümü Etimesgut sınırları içinde kalan Atatürk Orman Çiftliği bu uygulama sahalarından birisidir. Etimesgut’da kurdurduğu örnek köy bağlamında Atatürk'ün çorak ve bataklık bir alanı dönüştürme kararlılığı üzerinde durmak gereklidir.
Yapılan işler Türkiye'yi bayındır bir ülke haline getirmek içindi. Bu yolda nice çetin mücadeleler verilmiştir. Falih Rıfkı Atay Atatürk'ün bu uğurda yaptığı çalışmaları "yaratıcı bir karar eseridir" diye niteler. Atatürk'ün kendisi yapılması düşünülen değişikliklerin uygulayıcısı olarak milletine örnek olmuştur. Bu anlamda Atatürk Orman Çiftliğinin kurulması ve Etimesgut’da yapılanlar Atatürk'ün fikrindeki yeni ülke ve millet için örnek oluşturmaktaydı.
"1925 senesi baharında idi. Bir gün Büyük Şef, memleketin tanınmış ziraatçılarından bir grubu çağırttı, onlara ağaçsız ve çorak Ankara'nın yanı başında büyük bir çiftlik için yer aramalarını emretti. Çiftlik yeri için uzun boylu dolaşmaya ve Ankara'nın çevresinde başka başka tabiat hususiyetleri aramaya gerek görülmemişti. Sebep basitti. Kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehri. Ağaç yok, su yok, hiçbir şey yok.. Böyle bir noktada hazırlanmış ve müsait şartlar taşıyan yerler nasıl bulunabilir?" (Devlet,1939, s. 11).
Atatürk Orman Çiftliği'nin yerinin seçilmesi sırasında, uzmanların olumsuz raporlarına rağmen, kıraç ve bataklık bir arazide bu çiftliğin kurulması ve geliştirilmesi de anlamlıdır. Ankara'daki çiftlik arazisi hakkında, Tarım Bakanlığı yabancı uzmanlarından Schmid," Bu, öyle bir teşebbüstür ki, elverişsiz toprak ve iklim şartları altında ya sabır tükenir yahut para." demiştir.
Atatürk'ün bu duruma ilişkin düşüncesini özetleyen şu satırlar anlamlıdır. Türkiye'nin en verimsiz yerlerinde bile, insan iradesinin, istediğini elde edeceğini ispat etmek lazımdı. Çünkü bu takdirde, toprağın verimsizliği hikâyesi tasfiye edildiği gibi, verimlilik veya verimsizliğin toprağa yani maddeye ait olmayıp insan iradesine ve burada Türk insanının iradesine ait bir vasıf olduğu meydana konmuş olacaktı ( Devlet, 1939).
Zorluklarla mücadele içinde oluşan bir karakterin imkânsız diye gösterilen çalışmalara girişmesi O'nun doğasının bir gereğidir. Yüce önder bu mücadeleye de atılmak için duraksamaz.
Falih Rıfkı Atay "Atatürk'ün büyük kararlan vardır. Bu kararlar karşısında birçok iradeler durakalmıştır. 19 Mayıs, Sakarya, Dumlupınar, nihayet ayrı ayrı bütün inkılâplar hep böyle ikinci sınıf azimleri donduran kararlardır" diyerek başladığı yazısında ortaya konan eserlerin Atatürk'ün sarsılmaz iradesinin sonucu olduğunu belirtir.
Güzel ve verimli topraklar üzerinde müspet ziraat tecrübeleri yapmak, Atatürk için ne kişisel bakımdan cazip olabilirdi nede nesnel açıdan. Kişisel bakımdan cazip olmazdı, çünkü Atatürk kolaydan nefret etmiştir. Kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehri. Ağaç yok, su yok, hiçbir şey yok (Devlet, 1939, s. 11). Bu manzarayı ne olursa olsun değiştirmek gereklidir.
Mustafa Kemal Atatürk (Etimesgut'un da içinde yer aldığı) Ankara, Yalova, Silifke, Dörtyol ve Tarsus' ta kurduğu örnek çiftliklerde traktör üstüne binerek tarım yapmış, çiftlik ürünlerini çevreye dağıtmış ve komşu çiftliklerin birleşerek kooperatifler kurulmasını teşvik etmiştir. Bu çiftliklerde yapılan hizmetler arasında yerli ve yabancı birçok hayvan ırkları üzerinde yapılan incelemeler, tohum ıslahı çalışmaları, tarım araç ve gereçlerinin kullanımı, tamiri, yeniden yapılması, arazi ıslah ve düzenlemesi, iç ve dış pazarlarla sıkı ilişkiler kurulması, halkın dinlenebileceği bir yer olması, temiz gıda üretimi vb. sayılabilir. Atatürk çiftlikleri her yönüyle bir laboratuar işlevi görmüş ve Türk tarımının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
"Atatürk tutulacak yolu her fırsatta bize göstermiş ve bizzat ziraatla uğraşarak övünülecek eserler meydana getirmiştir. Bugün millete hediye etmiş oldukları çiftlikler en az müsait iklim şartları içinde bile teknikle, sebatla çalışmanın ne büyük neticeler verebileceğini bütün memlekete fiilen gösteren fikir ve emek abideleridir." bu sözler Atatürk'ün silah arkadaşlarından ve üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar'a aittir. (Devlet, 1939).
"12 sene evvel herkes bütün ufuklara doğru sarı, yalçın ve kısır uzanıp giden bu toprak çölü karşısında yarı ümitsiz düşünürken O, şehrin yanı başında sulak ve ağaçlık bir ziraat mamuresi yapmağa karar verdi. Şimdi manzarasında, Eskişehir'den Anadolu'nun şark sınırlarına kadar giden vatan parçasının yeşil hayalini gördüğümüz çiftlik sadece uzun bir emek değil, yaratıcı bir karar eseridir. Atatürk onu hükümete hediye etmekle ziraat inkılâpçılarını vazifeye çağırıyor; bu ziraat mamuresinin hudutlarını memleketin şark, garp, şimal ve cenup bütün sınırlarına kadar genişletmek... Bütün zahmetlerini O çekti; nimetlerinden biz istifade edeceğiz. Türkiye bir zamanlar zahmetine tek başına katlandığı bir mücadelenin böyle bir nimeti değil midir? Atatürk'e sadece onu övmek, eserini korumakla değil, işaretinin manasını anlayarak, ona az zamanda bütün memleketi bir ziraat mamuresi halinde göstermekle borcumuzu ödeyebiliriz." (F.R.Atay, 1933).
Mustafa Kemal Atatürk 11 Temmuz 1937 tarihinde Başvekâlete yazdığı bir yazı ile çiftlikleri millete bağışlamıştır. Atatürk'ün hazineye bağışladığı çiftlikler şunlardır:
Ankara'da Yağmur Baba, Balgat, Macun, Güvercinlik, Tahar, Etimesgut, Çakırlar çiftliklerinden oluşmuş Orman Çiftliği, Yalova, Millet ve Baltacı çiftliği
Mustafa Kemal'in 13 yıl devam eden uğraşı ile meydana getirilen, toplam alanı 154 729 dönüm olan bu çiftlikler, bütün tesisat, hayvanat ve demirbaşları ile hazineye devredilmiştir.(KAYIRAN,1988).
Atatürk Orman Çiftliğinde yapılan çalışmalarla ulaşılan sonuçlar bu yolda yapılacaklara güç kazandırmıştır. Aynı iklim ve toprak yapısı içinde bulunan Etimesgut’da yapılanlar Orman Çiftliğinde yapılanlarla aynı doğrultudadır.
Kurtuluş savaşı sırasında özellikle işgale uğrayarak yanmış yağmalanmış köyler bulunmaktaydı. Savaş sonrasında çok sınırlı olanaklarla da olsa bu köylerin yeniden imarının gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Bunun dışında savaş sonrası gelen göçmenlerin yerleştirilmesi zorunluydu. Buna örnek olarak göçmenler için Etimesgut’da inşa edilecek köylerin pazarlıkla yaptırılması kararı alınmıştı. Numune köy olarak belirlenen Ahi Mes'ud çiftliğindeki evlerin onarımı, köye yerleştirilecek göçmenlerin su ihtiyacını karşılamak amacıyla 2500 metre uzaklıktan köye borularla su taşınması için 18,802 lira 19 kuruşluk harcama yapılması kararlaştırılmıştı. Devlet köy kanununda tasvir ettiği ideal köy tipini, yeniden imar edilen bu köylerde uygulayabilirdi. Bu amaçla özellikle Eskişehir-Ankara hattı üzerinde "numune köyler" kurulmasına karar verilmiştir. Yahşihan'dan Eskişehir'e kadar olan bu bölgedeki boş arazilere kurulan numune köylere muhacirler yerleştirildi. Devlet 1.480.684 lira bütçe ayırarak Antalya, Samsun, İzmir, Bilecik, Cebelibereket, Mersin, Manisa ve Ankara'da 69 adet numune köy yaptı (Ziya, 1933).
Atatürk'ün her yönüyle bayındır, kalkınmış bir ülke meydana getirme iradesi örnek köyün kurulmasında da kendisini göstermiştir. Köyde yapılacaklar her bakımdan örnek olmalıdır. Köyün imarı, suyu, elektriği, sosyal tesisleri, tarımsal faaliyetleri, sağlık, eğitim ve ulaşım olanakları ile diğer köylere de örnek olmalıydı.
Etimesgut yüce önderin düşündüğü ideal tip köylerin bir örneğidir. Köyde yapılanlar O'nun uygar bir ülke yaratma düşüncesinin uygulamalarından sayılabilir.
Etimesgut imarlı ve planlıdır. Elektrik kullanılarak aydınlatılmaktadır. Hastanesi, yatılı okulu, çarşısı, postanesi, oteli, hamamı, çamaşırhanesi, hükümet binası ile köylünün bütün ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmıştır. Tarımsal konularda köylüyü bilinçlendirmek ve gerekli tarımsal aletleri köylüye sağlamak üzere ziraat teknisyenliği bulunmaktadır. Sulh hukuk hâkimi, doktor, öğretmen, hemşire, ziraat teknisyeni hizmet vermektedir.
Atatürk'ün çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma iradesi ve bu yöndeki çabaları ürünlerini vermeye başlamıştı. Kurulan örnek köyler bu ürünler arasında gösterilebilir.
Örnek Köyün Kurulması
Kurtuluş Savaşının sona ermesiyle yeni Türk Devletinin uğraşması gereken birçok sorun belirmişti. Bu sorunlardan biri de yeni devletin sınırları dışında kalan Türklerin değişimiydi. 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Konferansında "Nüfus mübadelesine ilişkin" kararlar da alınmıştı. Antlaşma çerçevesinde 400 bin civarında göçmenin mübadele yoluyla Türkiye'ye geldiği ve bunlardan 350 bininin devlet eliyle iskân edildiği dikkate alınırsa, bu göçmenlerin ülkeye nakli, sağlık kontrollerinin yapılması, kendilerine ev ve arazi verilmesi, üretici duruma getirilmeleri gibi belli başlı sorunların devlet tarafından çözümlenmesi gerekiyordu.
1913'te Türkiye nüfusu 15,8 milyondu. 1923'te yaklaşık 12 milyona düşen nüfus 1927'e kadar ancak 13,6 milyona erişebilmişti. Nüfus savaşta ölenler ve göçler nedeni ile azalmıştı. İş gücündeki azalma nüfustaki azalmaya göre çok daha fazlaydı.
Türkiye'den göç eden iş gücü özellikle tarımsal alandan gitmişti. Çoğu tahıl yetiştiricileri idi. Tütün yetiştiricileri ise ikinci sırayı almakta idi. Tütün ve kuru üzümün, Türkiye'nin 1923'den 1929'a kadar dış satımının % 40'mı oluşturduğu düşünülürse bu ürünlerin üretiminde uzmanlaşmış bir nüfusun göç etmesi, dış satım alanındaki gerilemeyi açıklamaktadır.
Tarımsal alandaki bu iş gücü kaybının alınacak önlemler ile giderilmesi gerekli idi. Bu doğrultuda Türkiye'ye gelecek göçmenler, özellikle tarımsal üretimde artış sağlayacak alanlara yerleştirileceklerdi.
Göçmenlerin tarımsal üretime katkı yapabilmeleri için alınan önlemlerin başında onlara toprak tahsis edilmesi gelir. Bu kapsamda topraksız yerli nüfus da göz ardı edilmemiştir. 1923–1934 döneminde muhacir ve mübadillere yaklaşık 6.000.000 dekar, muhtaç çiftçilere de 730.000 dekar arazi dağıtıldı. Rumeli, Kafkas, İran, Suriye ve Irak'tan Türkiye'ye göç eden 58.027 aileye (toplam 284 332 kişi); on yıl boyunca parasız olarak 40962 ev, 6321 arsa ve 1 567 472 dönüm arazi verildi.
1341 (1924) tarihli Bütçe Kanunu' nun "devlete ait arazilerin hükümetçe takdir edilecek ve 10 yıllık taksitlerle ödenecek bir bedel karşılığında topraksız çiftçilere satılmasını mümkün kılan" özel hükmü uyarınca; 22 223 aileye (Toplam 96 115 kişi) 731.450 dönüm, 1929 yılında çıkarılan 1505 sayılı kanuna göre; 520 787 liralık istimlâk yapılarak 1287 aileye (toplam 5844 kişi); 346.076 dönüm toprak sağlandı. 1934 tarihli 2510 sayılı İskân Kanunu'nun "Türkiye'ye gelen göçmenlerden mesleği çiftçilik olanlara tarım arazisi verileceğine ilişkin hükümlerine göre; 1934 -1938 döneminde 48 000'i az topraklı köylü olan 88695 aileye yaklaşık 30 dekardan 2 900 000 dekar arazi dağıtılmıştır (Kayıran, 1988).
Büyük mübadelenin devamında göçmenlerin Türkiye'ye gelişleri belli dönemlerde devam etmiştir. Gelenlerin iskânı için "Mübadele, İmar ve İskân Kanunu" T.B.M.M.'de kabul edilmişti. Bu kanun kapsamında gelen göçmenler oluşturulan komisyonlar aracılığıyla iskân edildiler. Göçmenlerin gelişlerinin devam etmesi iskân konusunda köklü çözümler üretilmesini zorunlu kılmıştı. Numune köyler bu zorunlulukların ortaya çıkardığı çözümlerdendir.
Numune Köylerin yapımı bir zorunluluktan doğmuş olmasına rağmen Köy kanunu'nda öngörülen "ideal köy" tipinin uygulanabilmesi için de iyi bir fırsat yaratmıştı. Yeni köylerin yapımında, Türkiye'ye mübadele yoluyla getirilecek olan göçmenlerin uğraşı alanlarına uygun olarak yerleştirilmeleri düşüncesinin yanı sıra, yine mübadele kapsamında boşalan arazilerden yararlanma düşüncesinin de etkili olduğunu belirtmeliyiz (Arı,2000).
Gelecek olan göçmenlerin daha çok tarımsal uğraşı sahibi oluşu dikkate alınarak İzmir ve çevresinde, Eskişehir - Ankara çizgisinde, Samsun ve çevresinde örnek köylerin yapımı için gerekli özelliklere sahip yöreler belirlendi.
Numune köyler göçmenlerin modern tarım yöntem ve araçları kullanarak tarımsal üretime katkıda bulunabilecekleri şekilde kurulacaklardı. (Arı, 1995,y. 65).
Göçmenlerin yerleştiği bölgelerde kurulan köylerin örnek vasıflar taşımasına büyük önem verilmiştir. Bölgenin özellikleri göz önünde bulundurularak planları hazırlanmış olan bu ideal köy Türk köyünün bütün vasıflarını taşımakta olduğundan, çevresindeki köylerin kendisine benzeyeceği düşünülmüştür. Dolayısıyla eski ve geri kalmış köy tipinin yerini, yeni ve gelişmiş köylerin almasının sağlanması amaçlanmıştır.
Örnek köylerin kurulması kapsamında başkentin çevresinde göçmenlere yönelik olarak örnek ve modern bir yerleşim merkezi kurulmasına karar verildi. Numune köy kurulması için Ankara- Eskişehir hattında yerler arandı. Esasen Ankara civarında uzun seneler terkedilmiş geniş araziler mevcuttu. Bu arazinin Ankara'da oturan sahipleri, topraklarını işleyemeyecek halde idiler.
Yapılan incelemeler sonucunda gerek yapılan çalışmaların takibi, gerekse ulaşım kolaylığı göz önünde bulundurularak, örnek köyün Ahi Mes'ud'ta yaptırılmasına karar verilmiştir."T.C. Başvekalet Muamelat Müdüriyeti" 16 Mayıs 1928 tarih ve 6639 no'lu kararnamesiyle örnek köyün kurulması önerisini Bakanlar Kuruluna sundu. Aynı gün Bakanlar Kurulunca görüşülerek karar altına alındı (kararnamenin aslını ve bugünkü Türkçeye çevrilmiş halini belge-2.2.1'de bulabilirsiniz).
Uzun süredir işletilmediğinden, çiftlik yakınlarında bulunan bataklıklar nedeniyle sıtma hastalığı ölümlere yol açmaktaydı. Orman çiftliği arazisi satın alınırken uygulanan yüksek kamulaştırma bedellerinden dolayı, çevrede bulunan toprak sahipleri kendilerine de bu şansın verilmesini bekler hale gelmişlerdi. Bu ortam içinde Ahi Mes'ud çiftliği arazisinin satın alınmasında herhangi bir zorluk görünmüyordu.
Ancak zorluk, bu arazinin acilen satın alınması gerekliliğinden kaynaklanıyordu. Köye yerleştirilmek üzere bekleyen göçmenlerin arazi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için, Ahi Mes'ud arazisi kamulaştırma sürecine bile zaman harcanmaksızın pazarlık usulüyle satın alındı.
Belge-2.2.1
Türkiye Cumhuriyyeti
Başvekalet MuamelatMüdiriyyeti
AdedKararname
6639 DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
CUMHURİYET ARŞİVİ
Dahiliyye Vekâlet-i Celîlesinden yazılan 16 Mayıs 928 tarih ve 1957 numrolutez¬kirede :
İcra Vekilleri Hey'etinin 9 Mayıs 928 tarih ve 6577 numrolu Kararnamesi mucibince Yahsihan ile Eskişehir arasında te'sisi mutasavver köylerin mahalleri hakkında icra kılınan tedkikat neticesinde Ahi Mes'udmevki'inin terakki ve inkişaf sahasındaki iktisadî ve zirai vaziy'atii'tibariylei'mâr ve numune köyü te'sîsine pek müsâ'id görüldüğü ve şömendöfermevki'inde. Merkezi bir vaz'iyyetde olmasından burasının bir nahiye merkezi ittihazıda mukarrer bulundığı bildirilmiş ve yerleşdirilecek muhacirlerin hayvanatı içün geniş mer'a ve çayırlığı ihtiva eyleyen ve civarında hail ve rnill arazi bulunmayan mevzu'— ı bahs Ahi Mes'ud çiftliğinin istimlaki uzun zamana ve bir çok merasime mütevakkıf olmakla beraber yakınındaki araziye resmen takdir idilerekkesb—i katiyyet itmiş olan kıymetlerin istimlake esas ittihazı dahi melhuz bulundığından ve işinde müsta'celiyyetinebina'en pazarlıkla alınması daha muvafık olacağı Cihetle bu sene tahsisatından mübaya'asıiçün Ankara Vilayetine me'zûniyyeti'tası hakkında bir karar ittihazı teklif olunmuşdur.
keyfiyyet İcra Vekilleri Heyetinin 16 Mayıs 928 tarihli içtima'ındamütâla'a olunarak mezkûr çiftliğin teklifi vaki' veçhile pazarlıkla mübaya'asıttasvîb ve kabul
olunmuşdur.' . 16 Mayıs 928
Reisicumhur Gazi M.Kemal
Başvekil İsmet
Adliyye Vekil i M.Esad
Hüdafa'a-i Milliyye Vekili M.Abdülhalik'
Dahiliyye Vekili Ş.Kaya
Hariciyye - Vekili Ur.T.Rüşdi
Maliyye Vekili S.Şükri
Ma'arif Vekili M.Necati
Nafi'a Vekî1i Behic
Îktisad Vekili M.Rahmi
Sın.ve Muav.îçt.VekiliDr.Refik
İçişleri Bakanlığından kaleme alınan 16.05.1928 tarih ve 1957 sayılı yazısında:
Bakanlar Kurulunun 09.05.1928 tarih ve 6577 sayılı kararnamesi gereğince Yahşihan ile Eskişehir arasında yapılması düşünülen köylerin yerleri hakkında yapılan incelemeler sonucunda Ahi Mes'ud yöresinin ilerleme ve açılma alanındaki ekonomik ve tarımsal durumu bakımından gelişmeye ve örnek köy yapımına çok uygun görülmekte ve demiryolu yanında merkezi bir haldedir. Bu nedenle burasının bir bucak merkezi olması kesinleşmiş olduğu bildirilmiş ve yerleştirilecek göçmenlerin hayvanları için geniş otlak ve çayırlığı kapsayan ve çevresinde boş ve milli toprak bulunmayan söz konusu Etimesgut çiftliğinin kamulaştırılması uzun zamana ve birçok törene bağlı bulunmakla birlikte yakınındaki toprağa resmen değer biçilerek kesinlik kazanmış olan değerlerin kamulaştırmaya esas sayılması da umulduğundan ve işin de ivediliğinden dolayı pazarlıkla alınması daha başarılı olacağı için bu yıl ödeneğinden karşılanması için Ankara Valiliğine yetki verilmesi hakkında bir karar verilmesi önerilmiştir. Durum Bakanlar Kurulunun 16.05.1928 tarihli toplantısında oylanarak sözü edilen Çiftliğin teklif üzeri pazarlıkta satın alınması benimsenerek onaylanmıştır.
Ahi Mes'ud çiftliğinin derhal satın alınmasından kısa süre sonra örnek köyün inşaasına başlandı. İnşaatların yapımına ilişkin 28 Mayıs 1928 tarih ve 6694 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi belge-2.2.2' de gösterilmektedir.
Belge-2.2.2
T. C
B A Ş B A K A N L I K
CUMHURİYET ARŞİVİ
Türkiye Cumhuriyyeti
Başvekâlet Muamelât Müdüriyyeti
Aded 6694
Kararname
Muhacirin içünAhîmes'uddate'sisidilecek numune köyiinşâsınınmünâkaşa neticesinde tâlib zuhur itmediği veyahud zuhur idecektalibler arasında şerâit-i fennice ve mâliyyeyihâiz ve şâyân-ı i'timâd
bir kimse bulunmadığı takdirde Müzayede, Münâkaşa ve İhâlât Kanunu mucibince pazarlık suretiyle yapdırılması,Dâhiliyye Vekâlet-i Celîlesinin 28.5.1928 târih ve 53790 numrolu tezkiresiyle vuku"bulan
teklifi üzerine, îcrâ Vekilleri Heyetinin 28 Mayıs 928 tarihli içtimâındatasvîb ve kabul olunmuşdur; 28Mayıs 928
Reisicumhur M.Kemâl
Başvekil İsmet
Adliyye Vekili M.Esâd
Müdâfa'a-i Milliyye Vekili M.Abdülhâlik
Dâhiliyye Vekili Ş.Kaya
Hariçiyye Vekili Dr. T.
Maliyye Vekil: S.Şükrü
Ma'arif Vekili Kafi'a Vekili İktisad Vekili
E.NecatiBehicM.Rahmi
İmzada bulunmadı
Sıh.ve Muav.İct.V.
Dr.Refik
"Göçmenler için Ahi Mes'ud'ta yapılacak örnek köy yapımının görüşülmesi sonucunda istekli olmadığı ya da ortaya çıkacak istekliler arasında teknik ve ekonomik koşulları taşıyan ve güvenilir bir kimse bulunmadığı takdirde artırma, eksiltme ve İhale Yasası gereğince pazarlık yoluyla yaptırılması, İçişleri Bakanlığının 28.05.1928 tarih ve 53790 sayılı yazısıyla yapılan önerisi üzerine, Bakanlar Kurulunun 28.05.1928 tarihli toplantısında benimsenerek onanmıştır."
Örnek köyün planı burasının modern bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Örnek köyde sokaklar doğu-batı ve kuzey-güney yönünde uzanır, sokaklar düzgündür. Her sokak arasında yer alan bölgede bahçeli evler sıralanmaktadır. Paralel olarak uzanan sokakları kuzey-güney doğrultusunda kesen ana caddeler aynı zamanda mahalleleri de oluşturmaktadır. Kuruluş planında üç mahallede toplam 50 ev yer almaktadır.
5 nüfuslu bir ailenin barınabileceği şekilde yapılan bu evler, bir salon, mutfak-banyo ve kiler olarak kullanılan bir oda ve bu bölüme birleşik olan ahır ve samanlıktan oluşmakta idi.
Kuruluş planında evlere bitişik olarak yapılan samanlık ve ahırlar hem oldukça dar olan evleri genişletmek, hem de yangın tehlikesine karşı korunabilmek amacıyla daha sonraki yıllarda evlerin uzağına taşınmıştır.
Evler bahçe içindedir. Bahçenin uzunluğu 40, genişliği 25 metredir ve böylelikle her ev bir dekarlık sahanın içine kurulmaktadır. Ayrıca hane başına yaklaşık 150'şer dekarlık tarla ve bağ arazisi dağıtılarak göçmenlerin tarımla uğraşmalarına imkan verilmiştir. Bu tarla ve bağlar köyün dışında yer almaktaydı. Yine köyün dışında kalmak şartıyla koyun besiciliği için ağıllar yaptırılmıştı.
Örnek köyde yolların ve kaldırımların yapımına ve sokak aralarının ağaçlandırılmasına büyük bir önem verilmiştir. Kömürle çalışan buharlı silindir makineleri kullanılarak yollar yapılmıştır. Örnek köyün kendisi gibi yapımında kullanılan araçlar ve yöntemler de moderndir.
Örnek köyde yapılanlar burasının günün koşulları içinde çevreye de hizmet verebilecek bir durumda olduğunu göstermektedir. Daha kurulma aşamasında Ahi Mes'ud'ta kurulacak örnek köyün örnek bir nahiye olması ilgili kararnamede belirtilmektedir (Bakın belge 2.2.1).
1 Haziran 1928 tarihinde Ahi Mes'ud 'un nahiye olmasına karar verildi. Ankara merkezine bağlı bulunan Ergazi, Yuva, Karacakaya köyleri ile Ergazi'ye bağlı Güvercinlik ve Macun çiftlikleri, Yuva köyüne bağlı Çakırlar çiftliği, Zir (Yenikent) nahiyesinden de Alacaatlı, Bağlıca, Dodurga, Ahi Mes'ud (Etimesgut), Eryaman. Elvan, Fevziye, Kütüğün (Çayyolu), Saraycık, Sincan, Susuz, Şehitali köyleri yeni kurulacak örnek nahiyeye bağlandı. Örnek nahiyede Ankara Merkez Kazasına bağlandı.
Atatürk'ün ilgisinin yanı sıra örnek nahiyeye böyle bir statü verilmesi Ahi Mesud örnek nahiyesinin gelişimine katkı yapmıştır.
Örnek nahiyenin Ankara'nın merkez ilçesine bağlanması daha sonra yapılacak işlerin kısa zamanda çözülmesini sağlamıştır. İçişleri bakanlığı önerilerini bakanlar kuruluna sunarak, alınan kararları valilik aracılığı ile uygulatmaktaydı. Bu işleyişte merkeze yakınlık işlemler
İnşaatların başlamasından kısa süre sonra örnek köy belirmeye başlamıştır. Sırtını yasladığı tepeciğin kuzeyinde uzanan geniş düzlüklerden yeni kurulmakta olan köy dikkatleri çekmektedir.
Belge-2.2.3
Türkiye Cumhuriyyeti
Başvekalet
Muamelat Müdürriyyeti
Aded 6723
DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
CUMHURİYET ARŞİVİ
Kararname
28 Mayıs 928 tarihli ve 6694 numrolu Kararnameye şeyidir.
Pazarlıkla yapdırılmaSı takarrür iden Ahi Mes'uddaki numune köyünün nadan ve zer'iy-yat mevsimlerinden evvel ikmaliyle muhacirinin kışdan evvel iskanı matlûb ve hîn-i ihalede müteahhidin derhal işe bağlaması içün taş ve kerpiç gibi mevadd-ı inşaiyyenin şimdiden tedarik ve ihzarı muktazioldığından mevzu-ı bahsmevaddın dahi Münakasa ve İhalat Kanuni mûcibince pazarlık suretiyle mubayaası ve tedariki Dahiliyye Vekalet-i Celîlesinin 10-6-928 tarih ve 2476 numrolu tezkiresiyle vukû'bulan teklifi Üzerine İcra Vekilleri Heyetinin 10-6-928 tarihli içtima'ındatasvîb ve kabul olunmuşdur.
10 Haziran 928
Reisicumhur Gazi M.Kemli
Başvekil
İsmet
Adliyye Vekili M.Esad
Müdafa'a-i MilliyyeVekîliM.Abdulhalik
Dahiliyye Vekili
B. Kaya
imzada bulunmadı
HariciyyeVekîliDr.T.Rüşdi
MaliyyeVekîliS.ŞUkri
Ma'arif Vekili M.Necati
Nafı'aVekîli Recep
İktisadVekîliM.Rahmi
Sıh. ve Muav. îct. Vekîli Er. Refik
"28 Mayıs 1928 tarih ve 6694 sayılı Kararnameye ektir.
Pazarlıkla yaptırılması kararlaştırılan Ahi Mes'ud'daki örnek köyün nadas ve ekim mevsimlerinden önce tamamlanmasıyla göçmenlerin kıştan önce yerleştirilmesi, İstek ve İhale zamanında müteahhidin hemen işe başlaması için taş ve kerpiç gibi yapı maddelerinin de Eksiltme ve İhaleler yasası gereğince pazarlık yoluyla satın alınması ve sağlanması, İçişleri Bakanlığı'nın 10.06.1928 tarih ve 2476 sayılı yazısıyla yapılan önerisi üzerine Bakanlar Kurulu'nun 10.06.1928 tarihli toplantısında benimsenmiş ve onanmıştır."
Sırasında aracıların sayısının azalmasına yol açmış ve dolayısıyla örnek nahiyede karşılaşılan problemlerin kısa zamanda çözümlenmesini sağlamıştır.Bakanlar kurulu inşaatların başlamasından kısa süre sonra yayınladığı bir kararname ile örnek nahiyeye yerleştirilecek göçmenlerin durumlarını göz önünde bulundurarak evlerin bir an önce tamamlanması kararını almıştır.
10 Haziran 1928 tarih ve 6723 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Ahi Mes'ud'un nadas ve ziraat mevsiminden önce ikmaline ve kıştan evvel de göçmenlerin bu evlere yerleştirilmesine ilişkin kararnamenin özgün halini ve bugünkü Türkçeye aktarılmış halini Belge-2.2.3'te okuyabilirsiniz.
Yerde içme suyu ihtiyacını karşılayacak bir çeşme bulunmasına rağmen bu çeşmenin düzensiz su sağlaması içme suyu ihtiyacını ortaya çıkartmıştı. Bu ihtiyacın karşılanabilmesi için yapılan araştırmalar sonucu 2500 metre uzaklıktaki Çakırlar Çiftliğinden su getirilmesine karar verilmiştir.
Belge-2.2.4
T. C.
BAŞBAKANLIK
CUMHURİYET ARŞİVİ
Türkiye Cumhuriyyeti
Başvekalet Muamelat Müdiriyyeti
Aded 7110
Kararname
Numûneköyi olarak müceddetenteşkîlidilen Ahi Mes'ud Çiftliğindeki haneler ikmal idilmeküzreoldığından pek yakın bir zamanda iskan idilecek muhacirinin su ihtiyacını temin içün iki bin beşyüz metro mesafeden mezkur köye inaleidilecek suyun
vakit ziyanı ve iskân işlerinin te'ehhürden vikayesini te'minen on sekiz bin seksen iki lira on dokuz kuruşluk proje dahilinde, Müzayede, Münakaşa ve İhalat Kanununun on sekizinci maddesinin "Z" fıkrasına tevfikan pazarlık suretiyle yapdırılmasıDahiliyye Vekâlet-i Celîlesinin 5 Eylül 928 tarih ve 4433/686 numrolu tezkiresiyle vuku bulan teklifi üzerine İcra Vekilleri Hey'etinin 9 Eylül 928 tarihli içtima'ındatasvîb ve kabul olunmuşdur. 9 Eylül 928
Reisicumhur Gazi M.Kemal
Başvekil AdliyyeVekîli Müdâfa'a—i Milliye V.
ismet M.Esad M.Abdülhalik
DahiliyyeVekîli Hariçiyye Vekîli MaliyyeVekîli
Ş. Kaya Dr.T.Rüşdi Ş.Saraçoğlu
Seyahatte
Ma'ârifVekîli Nafı'a Vekaleti Vekîli İktisadVekîli
M. Necati M.Abdülhâlik M.Rahmi Seyahatte
Sıh.ve Muav.İct.Vekîli
Dr. Refik
"Örnek köy olarak yeni baştan oluşturulan Etimesgut Çiftliğindeki evler tamamlanmak üzeredir. Bu nedenle pek yakın bir zamanda yerleştirilecek göçmenlerin su gereksinmesini karşılamak amacıyla 2500 metre uzaklıktan söz konusu köye akıtılacak suyun, zaman kaybı ve yerleşim işlemlerinin gecikmesini önlemek üzere 18082 Lira 19 Kuruşluk proje kapsamında Artırma, Eksiltme ve İhaleler Yasasının 18. maddesinin (z) fıkrasına dayanarak pazarlık yoluyla yaptırılması, İçişleri Bakanlığının 05.09.1928 tarih ve 4433 sayılı yazısıyla yaptığı öneri üzerine Bakanlar Kurulunun 09.09.1928 tarihli toplantısında benimsenerek onanmıştır."
9 Eylül 1928 tarih ve 7110 no'lu Bakanlar Kurulu Karan ile Örnek Köy Ahi Mes'ud'a 2500 metre mesafedeki Çakırlar Çiftliğinden getirilecek içme suyu işinin ardından/ göçmenlerin yerleştirilmesine başlandı.
Yukarıda belirtilen ve belgeleri ekler bölümünde sunulan tarihi bilgilerden de anlaşılacağı üzere, Ahi Mes'ud'un kuruluşu, ülkemizin o günkü ekonomik şartlarının olumsuzluklarına rağmen 6 ay gibi kısa sürede tamamlandı. 28 Mayıs'ta kurulmasına karar verilen 50 haneli örnek yerleşim merkezi, aynı yılın 10 Aralık tarihinde tamamlandı.
Evler teslim edilirken senet karşılığında teslim edilmiş daha sonra bu senetler 1934 yılında tapuya çevrilmiştir. Nahiye halkının sosyal ihtiyaçlarına cevap verecek olan tesislerin inşaatı ise 1929 yılında yapıldı.
Ahi Mesut örnek nahiyesine yerleştirilen göçmenier Bulgaristan'dan gelmişlerdi. Bunlar arasında mübadele yoluyla gelenler olduğu gibi daha sonra kaçak yollarla gelenler de bulunmaktaydı.
18 Ekim 1925 yılında imzalanan Türk-Bulgar dostluk anlaşması (Neuilly Antlaşması) kapsamındaki azınlık haklarının Bulgaristan Türklerine ve Lozan antlaşması kapsamındaki azınlık haklarının da Türkiye'de yaşayan Bulgarlara uygulanmasını karar altına almıştır. Yine bu antlaşmaya göre; her iki ülkede azınlık konumunda bulunan Türkler ve Bulgarlar yanlarına taşınabilir mallarını alarak serbestçe göç edebileceklerdi (Arı,2000).
Bu anlaşmalar kapsamı içinde Bulgaristan'dan özellikle de çoğunluğunu Rusçuk'tan gelenlerin oluşturduğu 50 haneye mensup 301 soydaşımız Ahi Mes'ud örnek köyünde yapımı tamamlanan evlere yerleştirildi.
Örnek nahiyeye ilk olarak yerleştirilen göçmenler aşağıdaki listede sıralanmaktadır (Tekin, 1998).
1-Hüseyin oğlu Mehmet Kula (Tahsin, Kadir, Ayşe, Fatma, Müzeyyen, Resmiye.)
2-Hasan oğlu Mehmet Koç ( Hasan, Fehim, Kerim, Selahattin, Zekiye, Halime, Hatice, Emine)
3-Salim oğlu Emin ( Ahmet, Salim, Emine, Saliha, Zekeriya, En üne.)
4-Hasan oğlu Ahmet Koç (Mehmet, Bilal, İbrahim, Abdurrahim, Zübeyde, Fethiye, Ayşe, Zekiye, Adem, Halime.)
5-Ahmet oğlu Memiş Topaloğlu (Ahmet, Hanife, Fahriye, Zehra, Muharrem, Ali.)
6-Hüsmen oğlu Mehmet Nizamoğlu (Hüseyin, Ali, Fatma, Zeynep, Fatma, Mustafa, Atay, Nurhayat.)
7-Mehmet oğlu Ahmet Nizamoğlu (Ünlü)(Mehmet, İsmail, Nefise, Hidayet, İbrahim,
Saadet)
8-Ahmet oğlu Mehmet Yörür (İbrahim, Hurşit, Hatice, Yaşar.)
9-Ali oğlu Kubat Ali (Yanık) (Halime, Ali, Ayşe, Recep, Hasan.)
10-Mustafa oğlu Mehmet Tavukçu (Keskin) (Mustafa, Emine, Fatma, Selime, Hüseyin,
Ürkiye.)
11-Emin oğlu Kadir Çukurova (Ali, Hasan, Ayşe, Cemile.)
12-Mustafa oğlu Mehmet Molla (Mehmet, Ahmet, Ayşe.)
13-Hasan oğlu Halil Atar (Cafer, Emine, Mehmet, Hasan, Mustafa.) 14-Celil oğlu Ali Aktaş (Akif, İbrahim, Fatma, Ayşe, Ali.)
15-Mehmet oğlu İsmail Bozkarakuş (Mustafa, Beytullah, Ürkiye, Sabiha, Raşit.)
16-Abdullah oğlu Ali Osman
17-Halil oğlu Hüseyin Kola Yenidoğan (Mustafa, Ahmet, İlyas, Hava, Adem, Selime, Türkan.)
18-Mehmet oğlu Mümin Ünver (Hatice, Halime, Mustafa, Habibe, Çetin.)
19-Tahır oğlu Salih Kırbay (Hüseyin, Recep, Halime, Ümmügülsüm, Fatma, İsmail.)
20-Rahim oğlu Sait Gacal (Yusuf, Rahim, şerife, Fatma, Hatice, Sait, Yıldız, Nazif.)
21-Sait oğlu Durmuş Gacaloğlu (İsmail, Mehmet, Ahmet, Hatice, Şerife, Hasan.)
22-Hasan oğlu Mehmet Delikafa (Demir) (Ahmet, Vesile.)
23-İsmail oğlu Ahmet Çetin (Ayşe)
24-Mestan oğlu İsa Topuz (Osman, Recep, Fatma, Mustafa.)
25-Hüseyin oğlu Halim Pehlivan (Güreşir) (Bayram, Hatice, Şaban, Ünzile, Kerime.)
26-İsmail oğlu Mustafa Çetin. (Niyazi, Muharrem, Fatma, Abdülmecid, İsmail, Nefise.)
27-Süleyman oğlu Yusuf Karat (Ayşe. Emine, Emine.)
28-İbrahim oğlu Ali Kabasakal (Osman, Selime, Kamile, Ayşe, Fatma, İbrahim.)
29-Hüseyin oğlu Sait Demirkan. (Salim, Hüseyin, Şerife, Ayşe, Hasan, Saliha, Aliye,
Zühre.)
30-Ahmet oğlu İslam Uzun (Mehmet, Beytullah, Muharrem, Asime, Azime, Sadullah.)
31-Ömer oğlu Mustafa Ahçı (Hasan, Ahmet, Ayşe, Hüsniye, Hanife,)
32-Yusuf oğlu İsmail Yılmaz (Fehim, Ayşe, Ayşe, Habibc.)
33-İsmail oğlu Yusuf Yılmaz (Emin, Hanife, Halime, Mehmet.)
34-Ali oğlu İbrahim Kabasakal (Mehmet, Fatma, Hava, Mustafa, Muharrem.)
35-İbrahim oğlu Ahmet Kabasakal (Davut, Fatma, Hatice, Sebile, Sebuş.)
36-Ahmet oğlu Fcyzullah Başoğlu (Emin, Zeynep, Mehmet, Ayşe, Fetiye, Hasan, Perihan, Orhan, Rebiya.)
37-Salih oğlu Ahmet Taner (Halil, Fatma, Rcfîye,Ahmet.)
38-Salih oğlu Mehmet Taner (Şerif, Salih, Nefise.)
39-Ömer oğlu Mehmet Metin (İsmail, Ömer, Rafiye, Ayşe, Ürküş.)
40-Mustafa oğlu Yahya Gürel. (Mustafa, Adile, Ürküş, Hatice, Fatma.)
41-Mehmet oğlu Mehmet Metin (Hatice, Zeynep, Fatma, Ahmet, Münevver.)
42-Ömer oğlu Mehmet Metin (Osman, Feride)
43-Veysel oğlu Halil Çokoy (Osman, İsmail, Ayşe, Emine.)
44-Mehmet oğlu Ömer Metin (Şaban, Ürkiye, Zeynep, Meryemşah, Ahmet)
45-Ömer oğlu Mustafa Çur (Fatma, Ömer, Hatice)
46-İsa kızı Ayşe Çokoy (Ahmet, Mehmet, Ali, Meryemşah, Fatma)
47-Mehmet kızı Gülmen Tezel (Osman, Mehmet, Emin)
48-İbrahim oğlu Ali Pala (Karaoğlu) (Meryem, İslam, Celil, Şükriye, Mustafakemal, Halim, Seyide)
49-Emin oğlu Ahmet Karaağal (Fatma, Salime, Ahmet.)
50-Ali oğlu Hasan Kabasakal (Fatma, Hüseyin, Hafize)
Yerleştirilen göçmenler başta tam anlamıyla bir hayal kırıklığına uğradılar. Geldikleri yerlerdeki yeşillikler burada yoktu. Onları çetin bir mücadele bekliyordu. Genç Cumhuriyet yönetiminin ulaşmaya çalıştığı hedefler uğruna çalışanların, başta Atatürk olmak üzere, yüksek ruhları onları da kısa zamanda bu ideale ulaşma yolunda çalışmaya yöneltecektir. Bozkırın ve bataklıkların ortasında yükselen bu modern köy aynı zamanda işte bu ruhun bir ifadesidir.
1928 yılında 50 hane olarak yerleşime açılan Etimesgut'un nüfusu kendisine bağlı köyleriyle birlikte 4985 kişi idi.
Bunun % 93'ü köylerde, % 7'si ise Etimesgut nahiye merkezinde yaşıyordu. Ancak Etimesgut nahiye merkezi olduktan sonra hızla şehirleşme sürecine girdi. 1928 yılında 337 olan nahiye nüfusu, 1935 yılında iki katına ulaşarak 615'e çıkmıştır. 1935 yılında Etimesgut halkının % 87'si köylerde yaşıyordu. 1940' da ise Etimesgut'un nüfusu 6397 kişiye ulaştı. Bunun % 16'sı nahiye merkezinde, % 84'ü de köylerde yaşamaktaydı (Tekin, 1998 s.68).
Gelen göçmenler ve yerli halk birbirlerinden etkilenmişlerdir. Göçmenler geldikleri yörelerde daha önceden edindikleri alışkanlıklarını ve yaşama biçimlerini sürdürmeye çalıştılar. Örneğin göçmenler "Muhacir Arabası" diye bilinen ve geldikleri yörelerde yaygınca kullandıkları dört tekerli, çelik talmiyeli at arabalarını yerli halka tanıttılar. Bu arabalar , her çeşit yolda kullanılabilen geleneksel iki tekerlekli kağnı arabalarından farklı olarak daha iyi yollara gereksinim göstermişti. Özelikle seri hareket etme yeteneği, bu arabanın yerliler tarafından kağnıya yeğlenmesi sonucunu doğurdu. Bu eğilim kağnıya olan ihtiyacı ortadan kaldırmamakla birlikte, yinede belli ölçülerde yerli halk arasında yaygınlaştı. Kağnılarda daha çok sığır yada manda gibi yük hayvanları kullanıldığı, bu arabalara ise yalnızca atlar koşulabildiği için,o dönem için önemli denebilecek bir yer tutan koşumluk araba yapımı sanatı ortaya çıktı. Ayrıca tarla sürümünde ve buğday ekiminde atların koşulması da görülmeye başlamıştı. Bu eğilim buğday ekiminde yeni yöntemlerin benimsenmesi sonucunu doğurmuştu. Tarlayı sürmeye yarayan sapanların ve diğer aletlerin nitelik ve biçim değiştirmesine yol açmıştı.
Bunun yanında göçmenler özellikle patates ekiminin yerli halk arasında yaygınlaşması yönünde olumlu bir etken olmuşlardı (An,1995,sy.l70).
Evi kireç ile badana etmek gereği göçmenlerden yerli halka sirayet etmiştir. Orta Anadolu'daki göçmenler giyim kuşam ve yiyecek türleri ile de katıldıkları topluma önemli aktarmalar yapmışlardı. Balık, zeytinyağı ve keçi etinden yemekler göçmenler arsında yaygındı. Ot çeşitlerinden kırlarda bulunan hindi bağ, gelincik, ezbergan, ebe gümeci gibi otlardan yemekler yapıyorlardı.
Göçmenler konuşulan dil yönünden de Türkiye'deki yerleşik kültüre farklı bir şive aktarmışlardı. Konuşmanın akışı içinde "abe", "breh", "kızancık" gibi sözcükler dikkati çekmekte idi. (Arı,1995,sy.l70).
Göçmenlerin yapılan örnek evlere yerleştirilmesinin ardından onların acil ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde çalışmalara aralıksız devam edilmiştir. Bu amaçla ilk olarak çocukların eğitim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir okul yapımına karar verilmiştir. Ancak bu okul aynı zamanda çevrenin ihtiyaçlarına da cevap verebilecek şekilde yapılacak ve yatılı bir okul olacaktı.
Yatılı okulla ilgili olarak bakanlar kurulu kararnamesi belge-2.2.6'da görülebilir. Kararname uyarınca yatılı okulun inşaatına kısa zamanda başlandı.
Belge-2.2.6
T.C.
BAŞBAKANLIK
CUMHURİYET ARŞİVİ
Türkiye Cumhuriyyeti
Başvekalet Muamelât Müdiriyyeti
Aded 7210
Kararnâme
ANKARA'da Ahi mes'ud nahiyesinde inşa idileeek yatı mektebi inşaatının kapalı zarf usuliyle münakaşaya vazı,nahiye muhacirlerinin vürûdına ve kışın hulûlinemebn çocukların tahsilden mahrumiyyetiniintacideceği cihetle müsta'celen inşasına Zaru¬ret hasıl oldığından Müzayede, Münakaşa ve İhalat Kanununun onsekizinci maddesinin "Z" fıkrası mucibince pazarlıkla yapdırılması Evkaf Müdiriyyet_iUmumiyyesinin 1O Teşrîn-i evvel 920 tarih ve numrolutezkıresiylevuku'bulan teklifi üzerine İcra Vekilleri Hey'etinin Tesrin-i evvel 928 tarihli ictima'ındatasvîb ve kabul olunmuşdur.10 Teşrin-i evvel 928
Reisicumhur Oazi M- Kemal
Başvekil İsmet Adliyye Vekili M.Esad Müdafa'a-i Milliyye Vekili M.Abdülhalik
Dahiliyye Vekili ş.Kaya Hariciyye Vekili DrT.Rüçdi Maliyye Vekili S.Şükri
Ma'arif Vekili M.Necati Nafia'a Vekaleti Vekili M.Abdulhalikîktisad Vekili M.Rahmi
Sıh.ve Muav.ict.VekiliDr.Refik
"Ankara'nın Etimesgut bucağında yaptırılacak yatılı okul İnşaatının kapalı zarf yöntemiyle eksiltmeye konması, bucak göçmenlerinin gelmesine ve kışın gelişine bakarak çocukların öğrenimden yoksun kalması riskinin olması dolayısıyla ivedilikle yapımına zorunluluk duyulduğundan Artırma, Eksiltme ve ihaleler Yasası'nın 18. maddesinin (z) fıkrası gereğince pazarlıkla yaptırılması Vakıflar Genel Müdürlüğünün 10.10 1928 tarihli yazısıyla yapılan önerisi üzerine Bakanlar Kurulu'nun Ekim 1928 tarihli toplantısında benimsenerek onanmıştır."
Yerleştirilen göçmenler kış mevsiminden dolayı yardıma ihtiyaç duymaktaydılar. Kendileri için ve yanlannda getirdikleri hayvanları için karşılaştıklan sorunları henüz kendi başlanna çözebilecek durumda değillerdi. Bunu göz önüne alan hükümet göçmenlere yardım yapmaya karar verdi. Buna ilişkin olarak bir kararname yayınladı. 7240 sayılı bu kararnameyi Belge-2.2.7.'de okuyabiliriz.
Örnek nahiyeye yerleştirilenlerin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir dizi inşaata başlandı. Bu inşaatlar arasında çarşı, han, çamaşırhane sayılabilir. Bu konuyla ilgili kararname Belge-2.2.8'de yer almaktadır. Bu 05 Aralık 1928 tarih ve 7255 sayılı kararnameye göre: Ankara'nın Etimesgut bucağında çok sayıda işyerini içine alan bir çarşı, çamaşırhanesiyle bir hamam; eklentileriyle kahvehane ve hanın yapımı ihale edildi.
Belge-2.2.8.
BAŞBAKANLIK CUMHURİYET ARŞİVİ
Türkiye Cumhuriyyeti
Başvekalet
Muamelat Müdüriyyeti
Aded 7255
Kararname
Ankara'nın Ahîmes'ud nahiyesinde yapdırılacakmüteaddid dükkanları hâvi bir çarşı çamaşırhânesiyle bir hamam müştemilâtıyla bir kahvehane ve hanın, kapalı zarf usuliylemünâkaşaya vaz-ı, kışın tararrubı hasebiyle iskân itdirilmişmuhâcirininsefâletini intaç ideceğicehetlemusta'celeninşâsızarûrî gorüldiginden müzayede Munâkaşa ve İhalat Kanununun onsekizinci maddesinin "Z" fıkrasına tevfikan pazarlık suretiyle yapdırılması Evkaf MudirriyetiUmumiyesinin 21 Teşrin-i evvel 928 tarih ve 56123/117 nomrolu tezkiresiyle vuku' bulan teklif üzerine İcrâ Vekilleri Heyetinin 21 Teşrin-i evvel 928 tarihli içtimaında tasvîb ve kabul olunmuşdur.
21 Teşrin—i evvel 933
Reisi Cumhur Gazi M.Kemal
Başvekil İsmet
Adliyye Vekili M.Esad
M.MilliyeV.M.Abdulhalik
Dahiliyyev.Ş.Kaya
HariciyyeV.Dr.T.Rüşdü
MaliyyeV.S.Şükrü
Maarif V.M.Necati
Nafia V.Behic
İktisadv.M.Rahmi
Sıh.ve Muav.İct.V.Dr.Refik (imzada bulunmadı)
"Ankara'nın Ahi Mes'ud Nahiyesinde yaptırılacak çeşitli dükkanları içine alan bir çarşı, çamaşırhanesiyle bir hamam, eklentileriyle bir kahvehane ve hanın kapalı zarf yoluyla eksiltmeye konulması; kışın yaklaşmasının yerleştirilen göçmenlerin perişanlığına yol açacağı düşünülerek acilen yapımı zorunlu görüldüğünden Arttırma-Eksiltme ve İhaleler Yasası'nın 18.maddesinin "z" fıkrasına dayanarak pazarlık yoluyla yaptırılması Vakıflar genel Müdürlüğü'nün 21 Ekim 1928 tarih ve 56133/117 sayılı yazısıyla yapılan önerisi üzerine Bakanlar Kurulu'nun 21 Ekim 1928 tarihli toplantısında uygun bulunarak kabul edilmiştir."
09 Mart 1929 tarih ve 7753 sayılı kararname ile Etimesgut arazisinin sulanması için yaptırılacak kanal, gidiş ve dağıtım savakları (kanaletler) ihale edildi.
Cumhuriyet hükümeti örnek nahiyenin her bakımdan örnek olması için gereken her şeyi yapma iradesini gösteriyordu. Örnek köyün elektrikle aydınlatılması bu girişimlerden biridir. Henüz yapımı üzerinden bir yıl dahi geçmemiş olması ve 1929'lu yılların ekonomik şartlan düşünüldüğünde nahiyenin elektrikle aydınlatılması üzerinde düşünülmesi gereken bir olaydır. Bu durum bize cumhuriyet hükümetlerinin ve yüce önder Atatürk'ün örnek nahiyeye verdiği önemin bir kanıtıdır. Bunu sadece bu açıdan düşünürsek örnek köylerin yapımında cumhuriyet hükümetlerinin asıl amacını göz ardı etmiş oluruz. Burası bütün yönleriyle Anadolu'nun diğer köylerine örneklik yapmalıydı.
Burada gerçekleştirilenler, Anadolu'nun diğer köylerinde de yapılacağına ilişkin verilmiş bir söz olarak algılanmalıdır.
Yeni yönetimin neler yapmak amacında olduğunun somut anlatımı burada yapılanlardır. Yüzyıllardır ihmal edilmiş Türk insanına hak ettiği uygarlığı sunma, onları çağdaş dünyanın kullandığı olanaklardan yararlandırma Cumhuriyetin ulaşmak istediği hedeflerin başında gelmektedir. Daha düne kadar gaz yağı ile aydınlatmanın yapıldığı şehir ve köylerimizde elektrikle aydınlatma yapılacağının ilk örneklerinin verilmeye başlanması genç Cumhuriyet hükümetlerine insanımızın güveninin sağlanması amaçlananlardan biri olsa gerek.
O tarihlerde Ankara'da elektrik işleri özel bir şirkete devredilmiştir. Telgaz adındaki bu şirket jeneratör yardımıyla Ankara'yı aydınlatmaktadır. Aydınlatmak amacıyla kullanılan elektriği elde edebilmek için kömürden yararlanılmaktadır (Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 29.10.1933 tarihli özel sayısı). Kömür ise Osmanlı Devletinin borçlarını ödeyebilmek için kurulmuş Duyun-u Umumiye'nin elinden kurtarılmış kaynaklardan biridir. Bu kaynakların değeri Cumhuriyet hükümetleri tarafından iyi bilindiğinden yeni devletin önemli bir enerji kaynağı haline gelmiştir (Yılmaz, 1996). Ankara'nın ve Ankara üzerinden Etimesgut nahiyesinin elektrikle aydınlatılmasının temelinde işte bu kendi kaynaklarımızın değerinin farkında oluş ve bu kaynakları insanımızı daha uygar yaşatabilme yönünde kullanma düşüncesi yatar.
Bakanlar kurulu 19 Haziran 1929 tarihindeki toplantısında İçişleri Bakanlığının önerisini görüşür. Bu öneride Ankara yakınlarında kurulmuş bulunan Etimesgut nahiyesinin elektrikle aydınlatılması yer almaktadır. Öneri aynı gün görüşülerek karara bağlanmış ve bu konuda bir kararname yayınlanmıştır. 8128 sayılı kararname ile, göçmen yerleştirilen Etimesgut örnek köyünün elektrikle aydınlatılması kararlaştırıldı. İlgili kararnameyi bir sonraki sayfada ek -9'da okuyabilirsiniz.
Örnek nahiyeye elektrik getirilmesi amacıyla tesisatın döşenmesi yapılan ihale ile 7800 lira karşılığında özel bir şirkete verilmiştir. İhalenin ardından yapılan çalışmalar sonucunda örnek köye elektrik verilmeye başlanmıştır.
Bu konuyla ilgili fotoğrafı önceki sayfalarda verilen 28 Ağustos 1929 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde görebilmekteyiz. Yapılan trafonun korunabilmesi için inşa edilen trafo binası ise örnek nahiyeye yakışır bir estetik görünüme sahiptir. Bu ayrıntının dahi düşünülmesi o yıllarda örnek köyün yapımıyla ilgilenenlerin dikkatli ve titiz yaklaşımlarına işaret etmektedir.
1930 yılında yapımı tamamlanan inşaatlardan bir diğeri de devlet hastanesidir. Yalnızca nahiyeye değil aynı zamanda çevre köylere de hizmet verecek olan numune devlet hastanesi örnek hizmetler vermiştir. Özellikle sıtma ile mücadelede büyük bir başarı elde edilmiştir. Bataklıkların kurutulmasında devlet hastanesinde görev yapan doktorlar Atatürk'ün de övgüsünü kazanmışlardır. Bu kapsamda özellikle doktor CemallettinOr yaptığı çalışmalardan dolayı adından saygıyla bahsedilmesi gereken bir kişiliktir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgileri anılarla Atatürk bölümünde okuyabileceksiniz.
Burada değinilmesi gereken konuların bir diğeri ise Etimesgut adının kaynağıdır. Önceki bölümlerde de değinildiği gibi, ilk yerleşim yeri Ahi Mesud Çiftliğine yakın oluşundan dolayı kurulan örnek nahiye bu isimle anılmıştır. 2 Ağustos 1930 tarihinde adı "Etimesut" olarak değiştirilen Ahi Mesud nahiyesi Yüce Önder Atatürk'ün 29 Kasım 1937 tarihinde Numune Sıhhat Merkezini ziyaretleri sırasında hatıra defterinde belirttikleri addan hareketle 24 Aralık 1937 tarihinde "Etimesgut" olarak kabul edilmiştir. Yüce önderin yakın ilgisi ile örnek bir yerleşim yeri haline gelen Etimesgut O'na duyulan saygının bir ifadesi olarak bu ad ile anıla gelmiştir. Bu konu ile ilgili dönemin nahiye müdürü olan Kamil Uysal'ın açıklamasını Belge-2.2.11'de okuyabilirsiniz.
Kurulmasına 28 Mayıs 1928 tarihinde başlanan örnek nahiye aradan geçen iki yıl içinde